PANİK ATAK
Panik atak, başta "Panik Bozukluk" olmak üzere, birçok psikiyatrik bozuklukta ve bazı fiziksel hastalıklarda (Tiroid bezinin aşırı çalışması, kan şekeri düşüklükleri, enfeksiyon hastalıkları, kansızlık gibi...) görülebilen, beklenmedik bir anda, herhangi bir yerde ortaya çıkan yoğun kaygı, bunaltı, korku karışımı bir nöbettir.
Hastalığın başlangıç yaşı değişkenlik göstermektedir. Çocuklarda çok nadir ortaya çıkan hastalığın ilk ortaya çıkış yılları 18-25 yaş arasıdır. Hastalık 30-40'lı yaşlarda yüzünü ciddi biçimde göstermektedir.
Panik atağın genetik olup olmadığı konusunda herhangi bir bulguya rastlanmamıştır.
Panik atak krizi geldiğinde 5-45 dakika sürmekte ve şiddeti hastadan hastaya değişmektedir.
Panik atağı yaşayanların bazıları, o esnada kalp krizi geçirdiklerini ve öleceklerini hissederler. İlk defa hayatla ölüm arasındaki o ince çizgide, kendisini ölüme yakın hisseden kişi, büyük bir korku ve dehşet yaşar. Bazısı o an kim varsa, ona vasiyetini söyler. Telaş ve kaygıyla bir an önce acile-doktora yetişmek için etrafına yalvarır. Kimisi aklını kaçıracağını, felç geçireceğini, kontrolünü yitireceğini, düşüp bayılacağını hisseder.
Panik atak geçtikten sonra kişide; müthiş bir yorgunluk, isteksizlik, sese, gürültüye, kalabalığa, ışığa karşı tahammülsüzlük ortaya çıkar. Yatmak, dinlenmek en iyi bir seçim olur. Yanında güvendiği birisi olsun ama soru sormasın, fazla konuşmasın istenir.
Panik atak hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir hastalıktır. Krizler ve ölüm korkusu gibi nedenlerle hasta evde tek başına kalamamak, tek başına dışarı çıkamamak gibi olumsuzluklarla karşılaşmaktadır. Sürekli başına kötü bir şey geleceği ve yabancıların ona yardım etmeyeceğinden korkan bazı hastalar mesleklerini sosyal hayatlarını bırakmak zorunda kalabilmektedirler. Hasta bazen bilinçaltında biriktirdiği korkularını sanki gerçekmiş gibi görebilir.
Korkuların ve yaşananların ciddiye alınmaması ise ailevi ilişkilerin zedelenmesine dahi yol açabilmektedir. İzole bir hayat yaşayan hastaların durumu ise ağırlaşmaktadır.
Panik atakla panik bozukluk aynı değildir. Panik bozukluk kalp krizi geçireceğini, öleceğini, atakların tekrar olacağını, felç geçireceğini düşünerek sürekli endişe, korku içinde bulunma şeklindedir. Başka bir rahatsızlığa bağlı olarak ortaya çıkmaz. Bu bozukluk iki şekilde bulunabilir: agorafobili ya da agorafobisiz. Agorafobi yalnız kalma korkusudur. Kapalı yerlerden kalabalık yerlerden uzak durma, evde tek başına kalmak istememe gibi durumlar görülür. Dışarıya yalnız çıkmaktan korkar ve sosyal olmaktan çıkar.
PANİK ATAK TÜRLERİ
Beklenmedik ataklar: Nedensiz, birden ortaya çıkan nöbetler. Panik bozuklukta bu tür ataklar vardır.
Duruma bağlı olanlar: Korkulan bir kedi, köpek veya başka bir nesneyle ya da bir durum karşısında ortaya çıkar.
Durumsal yatkınlık gösterilen panik ataklar: Genellikle destekleyici bir etken vardır, ama her zaman panik oluşmaz. Örneğin araba kullanırken panik atak oluşmaktadır. Bazen araba kullandıktan sonra atak geçirmektedir...
Panik atağın 13 bedensel bilişsel belirtisi vardır. Bunlardan 4 tanesinin olması nöbet için yeterlidir çoğunlukla 7-10 arası belirti yaşanmaktadır. Nöbet hızlı başlangıçlıdır, 10 dakikada zirveye çıkar. Bazen yarım veya bir saat sürebilir.
BELİRTİLER NELERDİR?
Çarpıntı, kalp atışlarını duyumsama, kalbin yerinden fırlayacakmış gibi olması, göğüste basınç bazen sol kola yayılan ağrı ve uyuşmalar...
Terleme(Sıcak -Soğuk boşalımlar, bazen üşüme bazen alevlerin basması hissi)
Titreme, sarsılma, itilme hissi
Boğulma ve nefes alamama hali (Boğazda düğümlenme veya bir yumru, tıkanma hissi)
Soluğun kesilmesi (Derin nefes alma ihtiyacı, havanın yetmemesi gibi hisler)
Göğüste daralma, sıkışma, ağrı duyumsama
Bulantı, karında ağrı, şişkinlik , gaz oluşması, geğirti.(Bazen mideden başlayıp boğaza doğru yayılan kalkışma rahatsızlık hali)
Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma hali
Derealizasyon (Gerçek dışılık duyguları panik yaşandığında olaylar bir sis perdesinin gerisinde algılanır,cisimler, küçülür her şey bulanıklaşır, ya da depersonalizasyon (Benliğinden ayrılmış olma hali; sanki bedenle ruh birbirinden ayrılıyor ve kişide kendisini hissedememe, algılayamama, kendisine yabancılaşma durumu oluşur.)
Panik anında kontrolünü kaybedeceği yada çıldıracağı korkusu (Kendisine, çocuklara, çevreye zarar verme korkusu)
O esnada "yaşamım buraya kadarmış" duygususu, ölüm korkusu
Ellerde, kollarda, bacaklarda, başta ve birçok yerde uyuşmalar, yanmalar, karıncalanmalar, diken diken olma halleri
Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları
PANİK ATAKLARA SEBEP OLABİLEN TIBBİ DURUMLAR
Hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü)
Feokromasitoma(Böbrek üstü bezi hastalığı, aşırı adrenalin salgısı yapar)
Kortizol hormonu yüksekliği
Tiroid bezinin aşırı veya yetersiz çalışması(Halk arasında guatır vs denen hastalık grubu)
Alkol ve diazem veya bazı-epilepsi ilaçlarının birden kesilmesi durumunda yoksunluk sendromu içinde panik ataklar görülebilir
Kafein, kokain, uyarıcı anfetamin ve benzeri doping maddeleri alımı
Vitamin eksiklikleri,kansızlıklar
Beyin tümörleri
Epilepsi(sara)hastalığı
Multipl skleroz ve bazı nörolojik hastalıklar
Akciğer hastalıkları(Tıkayıcı kronik akciğer,akciğerde damar tıkanması)
Bazı kalp hastalıkları
Bazı enfeksiyon hastalıkları
Panik atak, başta panik bozukluk olmak üzere birçok psikiyatrik bozuklukta ve bazı fiziksel hastalıklarda görülen yoğun korku, kaygı, yoğun endişe karışımı bir nöbettir.Günümüzün değişken, oynak yaşam ortamlarında, yaşam kaygılarının artması, maddi ve manevi kaos ile belirsizlik durumunun yarattığı "hiçlik duygusu"nun çoğalmasıyla paralellik gösteren panik atak, tüm dünyada toplum sağlığını tehdit eder boyuta gelmiştir.
Uzmanlar tarafından "psikolojik bir sendrom" olarak tarif edilmesine karşın, hasta, çoğunlukla yaşadıklarının gerçekten fiziksel kaynaklı sorunlar olduğunu ama kimsenin hastalığının gerçek sebebini bulamadığını düşünmektedir. Doktorların hastanın durumuna "psikolojik" tanısı koymasının ardından, bu sefer de bilinçsiz hasta yakınlarının tavrı hastaya zarar vermektedir. Panik atağın önemsiz bir sorun olduğunun düşünülmesi ve kişiye "hastalık hastası" yakıştırmasının yapılması panik ataklı hastanın durumunu zorlaştırmaktadır. Kendisini yalnız ve çaresiz hisseden hasta ise kısır döngü içine girmektedir.
ATAK SIRASINDA NELER YAPILMALI?
Bir yere oturmalı ya da uzanmalısınız. Kendi kendinize bunun sadece bir atak olduğunu, korkulacak bir durum olmadığını söyleyin ve atağın geçmesini bekleyin. Atak sırasında üzücü, heyecanlandırıcı tartışmalardan kaçmak gerekir. Kafeinli içecekler, sigara ve alkol kullanımından uzak durulmalıdır. Kişi, kendini kontrol etmeye çalışmalıdır.
TEDAVİ
Panik atak tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Hastaya öncelikle hastalığı nasıl kontrol edebileceği öğretilmektedir. Bunu başarabilen hasta ilerleyen zamanlarda panik atağı tamamen hayatından çıkartabilmektedir.
Panik atak tedavisindeki en büyük sorun hastanın fiziksel bir rahatsızlığı olduğuna inanması ve bu nedenle psikolojik desteği geç aramasıdır.
Yapılan araştırmalar, panik atak tanısı konulan hastaların yüzde yetmişinin hastalığın ne olduğunu bulmak için en az on doktora gittiğini göstermektedir. Birçok defa tam sağlık denetimi (check-up) yaptırmış ve gereksiz bir sürü ilaç kullanmış olan hasta doğru yere geldiğinde panik atak teşhisi koymak ise kolay olmaktadır. Psikiyatristler ve psikologlar tarafından tedavi edilen ve dönem dönem ilaç kullanılmasını da gerektiren tedavi aşamasında hastanın doktoruna güvenmesi çok önemlidir. Güven duyulan ve rahat hissedilen bir uzmana gidilmesi tedavi sürecini hızlandırabilmektedir.
Tedavi sırasında nefes ve rahatlama egzersizleri, atağın üstüne gitme teknikleri ve kas gerginliğini yok etmeye yönelik alıştırmalar hastaya öğretilmekte ve uygulanmaktadır. En sık kullanılan psikoterapi tekniği bilişsel-davranışçı terapi tekniğidir. Panik atağın bir hastalık olduğu kavranmalı, buna göre tedaviye devam edilmelidir.