Makalelerimiz

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)

1. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir?

Obsesyon (saplantı, takıntı): Kişinin isteği dışında ısrarlı ve zorlayıcı bir şekilde aklına gelen, kişi tarafından saçma ve mantık dışı olarak görülen, anksiyete (kaygı) ortaya çıkartıcı ve yineleyici özellikteki düşünce, dürtü ya da imgeler olarak tanımlanmıştır. Kompulsiyonlar (zorlantı) ise: kişinin, obsesyonlarına yanıt olarak ya da belirli kurallara göre gerçekleştirmek zorunda olduğunu hissettiği, yineleyici törensel davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir.

Obsesif-kompulsif bozukluğu olan kişiler, kontrol edemedikleri yinelenen ve stres yaratan düşünceler, korkular veya görüntüler  (obsesyonlar) nedeniyle huzursuz olurlar. Bu düşüncelerin yarattığı anksiyete bazı hareketleri ya da ritüelleri acil olarak gerçekleştirme ihtiyacına (kompulsiyonlar) neden olur. Ritüeller takıntılı düşünceleri önleme veya akıldan uzaklaştırma girişimiyle yapılır. Tekrarlanan hareketler gerginliği geçici olarak durdurur, obsesif düşünceler tekrar oluştuğunda kişinin bu hareketleri hemen tekrar etmesi gerekir. Obsesif-kompülsif bozukluğu olan kişiler saplantılarının ve takıntılarının gerçek dışı veya manasız olduğunun farkında olabilirler, fakat kendilerini durduramazlar.

Aslında OKB’si olan insanlar bizden çok farklı düşünmezler; hepimizin aklımızdan zor attığı endişeleri ve korkuları vardır. OKB’si olan ve olmayan insanlar arasındaki temel fark ise bu düşüncelerin kişi için önemidir. OKB’si olan insanlar bu düşünceleri uğursuz bulurlar ve oldukça büyütürler. Onlara göre bu düşüncelere sahip olmak onları ahlaksız veya kontrolsüz yapar. OKB’si olmayan insanlarda da benzer düşünceler olabilir, ancak bu düşünceler onlar için arka planda hafif gürültüler gibidir; oradalardır ama kişiyi rahatsız etmezler. OKB’si olan insanlar içinse obsesif düşünceler o kadar güçlüdür ki kişinin mutluluğunu ve refahını yok edebilirler.

2. Obsesyon (Takıntı) türleri;

▪ Kirlenme, bulaşma tehlikesi; Tuvalete gidildiğinde üzerine idrar sıçramış olabileceği; tokalaşma, kapı tokmakları, para gibi nesnelere dokunmayla mikrop, idrar, dışkı, sperm bulaşabileceği şeklinde ortaya çıkan ve oldukça sık görülen obsesyonlardır. Bu tür obsesyonları olan kişiler, bulaşmayı önlemek için eşyalara dokunmaktan, insanlarla yakın temas kurmaktan kaçınırlar. Yakın aile bireylerinden ya da sosyal çevrelerinden uzaklaşmaya çalışabilirler.

▪ Birine ya da kendine zarar vermiş olma düşüncesi; arka planda saldırganlık içeren, başkalarına yönelik öldürme, yaralama, çeşitli şekillerde zarar verme düşünceleri biçiminde ortaya çıkmaktadır. Bir anne ya da babanın, çocuğunu öldürme, yaralama, yeni doğum yapmış bir annenin bebeğini boğma ya da camdan atma düşünceleri gibi. Zarar verme obsesyonu olan kişiler, bıçak, makas , iğne gibi sivri nesnelerden, sevdikleri kişilerle yalnız kalmaktan kaçınabilirler. Bazıları ise, daha çok kendilerine zarar vermekten korkarlar. Bu tür obsesyonlar, arabaların önüne atlama, kendini pencereden aşağı atma düşünceleri şeklinde ortaya çıkabilir.

▪ Yapılması gereken bir şeyi yapmamış olma düşüncesi ile kuşku duyma; Bir eylemin yapıldığından emin olamama durumunda, kuşku obsesyonundan söz edilir. Örneğin; ütüyü prizden çekip çekmediğinden, kapıyı kilitleyip kilitlemediğinden, ocağı kapatıp kapatmadığından bir türlü emin olamaz. Genellikle bir tehlike durumuna işaret ettiğinden, kontrol etme kompulsiyonları gelişir.

▪ Bazı şeyleri sıralama dürtüsü, simetri ve kesinlik ihtiyacı; Nesnelerin ve olayların belli bir düzen ve konumda olması ya da eşyaların tam bir simetri ve düzgünlük içinde bulunmasıyla şekillenen obsesyonlardır.

▪ Uygunsuz bir davranışta bulunma veya uygunsuz bir şey söyleme düşüncesi (cinsel ve dinsel obsesyonlar); Cinsellik, sık rastlanan obsesif temalar arasında yer almaktadır. Cinsel obsesyonların içeriği kişi için sıklıkla utanç verici ve kabul edilemez bir niteliktedir. Cinsel obsesyonları olan bir kişi, çocuklarıyla, ebeveyniyle cinsel ilişkiye girdiği düşünce ya da imgelerine sahip olabilir. Gözünün önüne bu tür görüntüler gelebilir. Bu tür obsesyonlar, eşcinsel olmakla ilgili korkuları içeren düşünceler tarzında da karşımıza çıkabilir.

Genellikle dindar bir insanda günah sayılan düşüncelerin akla gelmesi şeklinde ortaya çıkan obsesyonlardır. Allah’ın varlığını inkar etme, Allah’a küfür etme gibi, Peygamberi tanımamak gibi.

Somatik obsesyonlar; Bu tür obsesyonlar kanser, AIDS, tetanoz gibi hayatı tehdit eden bir hastalığa yakalanmayla ilgili olabilir. Böyle durumlarda kişi, sürekli olarak söz konusu hastalıklara yakalanma korkusu içindedir ve korunmak için çeşitli önlemlere başvurmaktadır.

3. Kompulsiyon (Zorlantı) türleri;

▪ Temizlik kompulsiyonları: Yineleyen tarzda el yıkama, banyo yapma, sürekli evi, eşyaları temizleme, saatlerce bulaşık ve çamaşır yıkama şeklinde görülen kompulsiyonlardır.

Kontrol etme kompulsiyonları: Sıklıkla, güvenliği sağlamakla ilişkili olarak ortaya çıkan kompulsiyonlardır. Örneğin; kişi, hava gazı musluğunun kapalı olup olmadığını ya da ütünün prizde unutulup unutulmadığını defalarca kontrol edebilir.

Düzenleme kompulsiyonları: Bir denge ve simetri sağlamak üzere eşyaları belli bir düzen içinde tutmaya çalışma tarzındaki kompulsiyonlardır. Sıklıkla, genel bir rahatsızlık duygusunu hafifletmek üzere yapılır.

Tekrarlama kompulsiyonları: Bir takım davranışların belli bir tarzda ve sayıda yinelendiği kompulsiyonlardır. Bu tür durumlarda, törensel davranışın tam olarak yapıldığından emin olunamaz ve davranış emin olununcaya kadar yinelenebilir.

Sayma kompulsiyonları: Otomobil plakalarını, evlerin numaralarını vb. sayma tarzında ortaya çıkar.

Dokunma kompulsiyonları: Kişinin kendini belli nesnelere dokunmak zorunda hissettiği kompulsiyonlardır. 

Biriktirme kompulsiyonları: Birçok şeyi gereksinim duyulmadığı halde satın alma, sahip olunan hiçbir şeyi atamama tarzında görülür.

4. OKB Nedenleri Nelerdir?

Obsesif kompulsif bozukluğun oluş nedenlerini biyolojik ve psikososyal olarak ikiye ayırabiliriz. Son yıllara kadar bu bozukluğun daha çok psikolojik olduğu düşünülürken, sıklığı ve bazı ilaçların etkinliği biyolojik bir kökenin varlığını işaret etmeye başlamıştır. OKB hastalığı olanlarda, beyindeki sinir hücreleri arasında haberleşmeyi sağlayan kimyasal ileticilerden biri olan "serotonin sisteminin" işlev bozukluğu bilinmektedir.

Psikososyal açıdan bakıldığı zaman toplumsal kuralların ve toplum yapısının hastalıkta etkili olduğu düşünülmektedir. Titiz, kuralcı, törenci özellikle çocukluk çağında aşırı kuralcı ve disiplinli eğitim veren toplumlarda daha sık görüldüğü düşünülmektedir. Yine son yıllarda yapılan araştırmalar Obsesif kompulsif bozukluğun biyolojik faktörlerle birlikte yaşam deneyimleri, stres, travmalar, inanç ve tavırlar gibi psikolojik faktörlerden kaynaklandığını göstermiştir. Birçok psikiyatrik bozukluk da obsesif kompulsif semptomlarla eş zamanlı olarak ortaya çıkabilmektedir. OKB ile aynı yelpaze de olan hastalıklara alkolizm, madde kötüye kullanımı, kompulsif kumar oynama, yeme bozuklukları örnek verilebilir.

5. OKB Nasıl Tedavi Edilir?

OKB’de kullanılan antidepresanların, depresyon tedavisine kıyasla daha yüksek dozda ve daha uzun süre kullanılması gerekmektedir. Tedavinin olumlu etkileri ancak tedavinin başlamasından birkaç ay sonra ortaya çıkar. Çeşitli araştırmaların sonuçları, ilaç ve davranış tedavilerinin birlikte uygulanmasının en iyi sonucu verdiği yönündedir.

Psikoterapinin temel amacı, hastanın davranış ve duygularının değiştirilebilmesi amacıyla, problemlerinin altında yatan varsayımları ona gösterebilmek ve bunları yenmesinde yardımcı olmaktadır. Tedavide, hastanın, belirli bir program dahilinde, sıkıntısını ve kompulsiyonlarını artıran durumların üstüne gitmesi sağlanmakta ve bir yandan da kompulsiyonları önlenmektedir. Kompulsiyonların etkin bir biçimde durdurulması ya da önlenmesiyle, hastaların en korktukları durumlarla karşı karşıya kalmaları sağlanmış olur. Ve artık bundan etkilenmemeleri sağlanır. Rahatlık ve güven duygusu geliştirilir.

Yanlış inanışlar birçok hastanın bu ilaçları kullanmaktan kaçınmasına ya da ilaçları doktorun önerdiği dozdan daha düşük dozlarda ya da daha kısa sürelerle kullanmalarına neden olmaktadır. Bu durum OKB tedavisinin güçleşmesine neden olmaktadır.

OKB’yle başa çıkabilmenin en iyi yöntemlerinden biri düşüncelerin kontrolünü elden bırakmaya çalışmaktır. Endişe veren düşüncelere insanın kendini azar azar maruz bırakması (expose etmesi), bu düşüncelerin beraberinde getirdiği korkuları yavaş yavaş azaltacaktır.

▪OKB’yi yenmek (Robert L. Leahy):

1) Korkularınızı belirleyin: Bazen kendi obsesyonlarınızı bir liste halinde kağıda dökmek işe yarayabilir. Önce korkunuzla başlayın (kirlenme korkusu, hata yapma korkusu...) daha sonra da obsesyonların altında yatan tahminleri yazın (başım belaya girer, hastalık kaparım, insanlar benimle dalga geçer...). Bu listeye duygularınızı ve düşüncelerinizi de ekleyebilirsiniz (çok garip bir davranış, çok utanıyorum, şeytani bir düşünce sistemim var...).

2) Sığındığınız kaçınma davranışlarınızı belirleyin: Kompülsiyonlar kaçınma ve sığınma davranışlarıdır. Sizi korkularınızdan koruyan şeylerdir; başka insanlara çok garip görünse de OKB’si olan bir insan için bu davranışlar onları güvende hissettiren tek şeydir. Obsesyonlarınızla baş etmek için kullandığınız ritüelleri ve davranışları da detaylı bir şekilde yukarıdaki listenize yazın.

3) Değişmak için motivasyonunuzu yükseltin: OKB’yi yenmenin anahtarı maruz kalmadır (exposure). Bu düşüncelerden ve durumlardan kaçınmak yerine yüzleşmek yapılabilecek en iyi şeylerden biridir. Obsesyonla yüzleşilen her fırsatta korku ve endişe biraz daha azalacaktır. Bu deneyim tabi ki hoş olmayacaktır; OKB’si olan insanların yıllardır kaçındıkları şeyle yüz yüze kalmaları çok rahatsız edici olacaktır. Ancak yüzleşmeyi başarabilmek beraberinde korkuyu getirdiği gibi, kompulsif davranışlar yapılmadığı zaman dünyanın sonunun gelmediğini de kişiye gösterecektir. Yani yapmazsa başına geleceğini düşündüğü şeyler ve tahminleri doğru çıkmadıkça, kişi obsesyonlarının yenilebilir olduğunu daha da iyi anlayacaktır.

4) Obsesyonlarınızla ilişkinizi değiştirin: Bastırmanın, o düşünceyle baş etmek için iyi bir yöntem olmadığını kendinize kanıtlayın. Mesela beyaz bir ayı düşünmemeye ne kadar kendinizi şartlasanız, beyaz bir ayı düşünme ihtimaliniz o kadar artacaktır. Ayrıca, obsesif düşüncelerinizin gerçekle örtüşmediğini kendinize kanıtlayın. Sevdiklerinize bir şey olmaması için sürekli dua ediyorsanız, dua etmenizin gerçeği ve olacakları değiştirmeyeceğini kabullenin. Obsesif düşünce geldiği zaman o düşünceyi kontrol etmek yerine gözlemlemeye çalışın. Hiçbir şey yapmadığınızda o düşüncenin sizi geçip gittiğini göreceksiniz. OKB’si olan insanlar bir kurban ise, obsesif düşünce de işkencecidir. Obsesif düşüncenizin size saldırıp kurban yerine koymasına izin vermeyin, ona geçici bir misafir gözüyle bakın. Ona sinirlenirseniz, bastırmaya çalışırsanız, onun da saldırganlığı artacaktır.

5) Bir korku hiyerarşisi oluşturun: İlk maddede yazan listenize bakarak, en az rahatsız edici obsesif düşünceden, sizi en çok rahatsız eden obsesif düşünceye kadar sırayla bir liste oluşturun. Her düşünceye, sizde yarattığı korkuya ve endişeye göre 0’dan 10’a kadar bir sayı verin.

6) Korkunuzu mantık çerçevesinde değerlendirin: Her ne kadar OKB’si olan insanlar mantık kullanarak obsesyonlarından kurtulamasalar da, korkuları sakin ve mantıklı bir şekilde incelemek her zaman faydalı olacaktır. Kendinize şunu sorabilirsiniz: “Benden başka bir insan, bu durumu mantıklı bir şekilde nasıl düşünüp değerlendirebilir?” Mesela insanların çoğunun sizin gibi düşünebildiğini bilmek size ne hissettirirdi? Rahatlatır mıydı? Aslında başka insanlarda da benzer düşünceler vardır, ancak bu insanlarda OKB olmayabilir. O zaman bu düşüncelere sahip olmanın daha az rahatsız edici ve daha mantıklı bir yolu var demektir.

7) Korkularınızı kafanızda canlandırın: Hiyerarşi listesinde yazdıklarınızı kullanarak korkularınızı kafanızda canlandırmaya çalışın. Mesela kompulsif davranış kapıyı kilitli mi diye kontrol etmekse, kapıyı bir kez kontrol edip gittiğinizi kafanızda canlandırın. Bu görüntüyü kafanızda 10 dakika canlandırın ve neler oluyor bir bakın. Büyük ihtimalle düşünceye alıştıkça korkunuz azalacaktır. Bir süre daha düşündükten sonra bu görüntü artık sıkıcı olmaya başlayacaktır, bizim de amacımız bu. Hiyerarşi listesindeki gibi gittikçe daha korku veren görüntüleri canlandırın ve ne olacağını görün.

8) Korkularınızı “maruz bırakma” (exposure) ile gerçek hayata geçirin: Obsesyonlarınızı harekete geçiren durumlara kendinizi yavaş yavaş maruz bırakın ve ne olduğunu görün. Yine en az rahatsız edici düşünceden başlayın ve her seferinde yaşadığınız korkuya 0’dan 10’a kadar bir not verin. Burada önemli olan her şeyi bir anda başarmaktan ziyade adım adım gitmek. Her küçük adım bile obsesyonu yenmede bir başarıdır.

9) Uzun soluklu bir strateji izleyin: OKB’si olan çoğu insan genellikle bütün obsesyonlarından ve kompulsiyonlarından %100 arınmazlar. Ancak bu, obsesif düşüncelerin insanlar üzerinde eskisi kadar etkisi olduğu anlamına gelmez. Burada önemli olan şey kabullenmektir; bu düşüncelerin olabileceğini, ama hiçbir önemleri olmadıklarını bilmektir. Bazı zamanlar, özellikle kişinin stresli zamanlarında, bazı geri dönüşler olabilir. Bu geri dönüşün farkında olmak ve tekrar baş etmeye hazırlıklı olmak önemlidir. Kişi, bu prensipleri taşıdığı sürece düşünceler olsa bile onlardan eskisi kadar rahatsız olmayacaktır ve bu düşünceler kişiyi ele geçirmeyecektir.

Uzm. Klinik Psikolog

ŞEYMA ALTINEL